Finlandiya Eğitim Sistemi

Eğitimdeki başarısı tüm dünya tarafından takdir edilen Finlandiya bu işi nasıl yapıyor acaba?

Hüsnü Duran

GİRİŞ

Ülkelerin kalkınmışlık düzeyi insan kalitesi ile doğru orantılıdır. İyi yetiştirilmiş, donanımlı ve üretken topluma sahipseniz ülkenizi geleceğe daha güvenle taşırsınız. Eğitim sistemleri bireylerin yetkinliğini ve topluma uyumunu garanti altına alacak şekilde tasarlanmaya çalışılır. Tüm sistemlerin varlık nedeni toplumsal ya da bireysel gereksinmeleri karşılamaktır (Aslan, 2013). Bunun yanında eğitim, toplumların tarihsel gelişimi içinde bir aşamadan yeni bir aşamaya geçmesini sağlayıcı, ileriye götürücü bir işleve sahiptir (Aslan, 2013).

Son yıllarda teknoloji ve bilimdeki gelişme hızı dünya tarihinde görülmemiş düzeydedir. Globalleşmenin neticesi olarak, ülkeler arası rekabet de komşularla veya bölge ile sınırlı kalmamaktadır. Nispeten küçük sayılabilecek ülkeler, bu rekabet ortamında eğitim sistemleri ile öne çıkmayı başarmışlar. Global pazarlarda rekabetçi markalar ve ürünlere sahip olmak, ülkelerin refah düzeyini arttıran temel unsur haline gelmiştir. Yer altı ve yer üstü zenginliklerin tükenecek olması gerçeği, sosyal politika üretenlerin sürekliliği olan kaynaklara yönelmesine yol açmıştır. Üretken ve yaratıcı insanlardan oluşan bir kaynak havuzunuz varsa tüm dünya ile sürdürülebilir şekilde rekabet edebilirsiniz. İnsan kaynağınızın kalitesi ise tamamen eğitim sisteminize bağlıdır.

PISA 2015 fen okuryazarlığı yeterlik düzeyleri dağılımına göre Finlandiya 8. olurken Türkiye ise 50. sırayı alabilmiş, okuma becerileri yeterliğine göre Finlandiya 5. Türkiye ise 46. olmuş, matematik okuryazarlığı düzeylerine bakılınca Finlandiya 7. ancak Türkiye 48. Olabilmiştir. (Özgürlük, Ozerkan, Arıcı, & Taş, 2015)

Finlandiya sadece PISA ve OECD sınavlarında başarılı olduğu için değil, insan kaynağını doğru kullanarak, ekonomik ve sosyal refahını üst seviyelere çıkarmayı başardığı için, eğitim sistemi incelenmeye değer ülkelerin başında geliyor.

Finlandiya Eğitim Sistemi ile Türk Eğitim Sistemini karşılaştırma amacı, kültürel kodlarımıza uygun, uygulanabilir, yaratıcı ve üretken bireyler yetiştirmemizi sağlayacak yeni modeller geliştirilmesine katkı sağlamaktır.

FİNLANDİYA

“Avrupa’nın Kuzeyinde Baltık Denizi’nin kıyısında yer alan Finlandiya’nın yüzölçümü 338.145 km²’dir. Rusya, Norveç ve İsviçre ile komşudur. Baltık Denizi, 60.000’den fazla göl ve Kuzey Atlantik akımının etkisiyle soğuk ılıman iklime sahiptir” (Demirkan, 2018).

“Finlandiya İstatistik Kurumu (FİK)’nun 2018 verilerine göre Finlandiya’nın nüfusu 5.519.463 milyondur. Nüfusun %93.4’ünü Fin, %5.6’sını İsveçliler oluşturmaktadır. Ülkede Finler ve İsveçliler dışında Rus (%0.5), Estonyalı (0.3), Romalı (0.1) ve Samiler (%0.1) yaşamaktadır. Ortalama yaşam süresi 80.77 yıldır. 2017 yılı itibariyle nüfusun yaşlara göre dağılımı şöyledir: 0-14 yaş %16.43, 15-24 yaş %11.4, 25-54 yaş %37.78, 55-64 yaş %13.29 ve 65 yaş üstü %21.1’dir. Nüfusun ortalama yaşı 42’dir” (Demirkan, 2018).

“Finlandiya’nın para birimi euro’dur. Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 236.8 milyar dolar, Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla artış oranı %0.4, kişi başına milli gelir 41.200 dolardır. Enflasyon oranı 0.1, işsizlik oranı 10.3’tür” (Demirkan, 2018).

Finlandiya Eğitim Sistemi

“Finlandiya’da eğitim sisteminin genel amacı, tüm nüfusun eğitilebilmesi ve yetiştirilebilmesidir. Yaşam boyu öğrenme, temel eğitimden yetişkin eğitimine yaşamın tüm aşamalarında daima yeni şeyler öğrenme isteği ve ideali eğitimin en önemli ilkesidir” (Erginer, 2006).

Finlandiya anayasasına göre ( The Constitution of Finland );

“Bölüm 16 ; Eğitimsel Haklar ;

· Herkes parasız temel eğitim alma hakkına sahiptir.

· Kamu yetkilileri, bireylere; ekonomik durumlarını dikkate almaksızın onların gelişimlerinin sağlanmasında, özel gereksinimlerine ve yeteneklerine göre diğer eğitim hizmetlerinden yararlanmalarında eşit olanaklar sunar.

· Yüksek öğretimde bilim ve sanat özgürlüğü güvence altındadır.” (Türkoğlu, 2015).

Yüzyıllarca İsveç ardından Rus hâkimiyeti ardında yaşamak zorunda kalan

Fin halkı, bağımsızlığını kazandığı 1917 yılından sonra milli eğitim politikaları geliştirmeye başlamıştır. Eğitimde fırsat eşitliği ve yaşam boyu öğrenme ilkeleri temel alınmıştır. Bu bağlamda öğrencilerin ilk çocukluk çağlarından itibaren geliştirilmesi, hayat boyu öğrenme seçenek ve fırsatlarına sahip olması, yeteneklerine uygun olarak yönlendirilmesi, iş ve özel hayatında başarılı olmasını sağlayacak kendini geliştirme fırsatlarının sunulması, tüm vatandaşların ülke çapında eğitimde eşitliğini garanti edilmesi sağlanmıştır. (Demirkan, 2018).

Eğitim Yönetimi;

Eğitim bakanlığı tüm ülkedeki eğitimden sorumludur. Altı eyaletten oluşan Finlandiya’da her eyaletin kendi Eğitim ve Kültür Bakanlığı vardır. Ayrıca ilk ve orta öğretim okullarının çoğu belediyeler tarafından idare edilmektedir (Bakioğlu, 2018). Dokuz yıllık genişletilmiş ilköğretim ve üç yıllık orta öğretim okullarını inşa etmek, kitap ve yardımcı ders materyallerini temin etmek, öğle yemekleri ve toplu ulaşım imkânlarını sağlamak belediyelerin görevleri arasındadır (Bakioğlu, 2018).

Finlandiya Ulusal Eğitim Kurulu, öğretmenler, eğitim uzmanları ve yerel yöneticilerden oluşan bir kuruldur. Bu kurul eğitim politikası amaçlarının uygulanmasından sorumludur. Bakanlık ile beraber, okulöncesi eğitim, temel eğitim, lise eğitimi ve yetişkinler için yaşam boyu öğrenme eğitimlerinin içeriğini, hedef ve yöntemlerini geliştirmeye çalışır. (Türkoğlu, 2015).

Okulların yüksek düzeyde özerkliğe sahip olmaları, eğitim ve öğretim faaliyetlerini, Finlandiya Ulusal Eğitim Kurulunun belirlediği hedef ve temel fonksiyonlar doğrultusunda dilediği gibi yürütebilme sonucunu doğurmuştur. Bütçe yönetimi gibi okulun idaresine dair birçok husus okulun sorumluluğundadır. Öğretmenler de eğitim öğretim faaliyetleri yürütürken kullanacakları donanım, yöntem vb. hususunda diledikleri gibi karar verme özgürlüğüne sahiptir (Demirkan, 2018).

Okulların denetiminden doğrudan sorumlu bir teftiş kurulu yoktur. Vilayet Kamu Ofisi vatandaşlardan aldığı geri bildirimlere göre hareket eder. (Bakioğlu, 2018). Öğretmen ve okul yöneticilerinin kalitesine güvenen Finlandiya merkezi bir denetim mekanizmasına sahip değildir.

Okul Yapılanması;

(Demirkan, 2018)

Sıfır - altı yaş arası çocukların bakımı ve eğitiminden Sosyal Hizmetler ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı gündüz bakım merkezleri sorumludur. Ağustos 2015 itibariyle zorunlu olan okul öncesi eğitim altı yaşında başlar (Demirkan, 2018).

Yedi – on altı yaş aralığındaki çocukları kapsayan dokuz yıllık zorunlu temel eğitime, daha erken yaşta zekâ ve psikolojik olarak hazır olan çocuklar bir yıl erken alınabilmektedir. Hastalık veya yetersizlik gibi sebeplerle temel eğitim süresi iki yıl uzatılabilmektedir (Demirkan, 2018).

Zorunlu eğitimi bitiren öğrencilere Temel Eğitim Sertifikası verilmekte ve hangi lise türüne devam edeceğine dair yönlendirme öğretmen, okul yönetimi, aile işbirliğiyle yapılmaktadır (Demirkan, 2018).

On altı – on dokuz yaş aralığındaki öğrencilerin eğitimi genel ve mesleki eğitim olarak ikiye ayrılır. Öğrencilerin genel ve mesleki eğitimden hangilerine devam edeceğini belirleyen genel bir sınav yoktur.

Liselere yerleştirmeler öğrencilerin genel liseye başvurularında temel eğitim başarısı; mesleki liseye başvurularında temel eğitim başarısının yanında iş deneyimi, hobi, katıldığı etkinlikler vb. dikkate alınarak yapılmaktadır. Bununla birlikte başvurulan programa göre farklılaşmakla birlikte giriş ve yetenek sınavları uygulanmaktadır (Demirkan, 2018).

Liseyi bitiren öğrenciler olgunluk sınavına girerek sertifika alırlar. Bu sertifikalar bir üst kademeye geçiş için gereklidir. Öğrenciler Politeknik Eğitime ya da Üniversitelere başvuru yaparlar. Politeknikler uygulamalı mesleki eğitim veren kurumlardır.

Esnek ders saatleri ve ağır olmayan müfredat sayesinde öğrenciler yaratıcılıklarını geliştirecek zamana sahip olabiliyorlar. Ödev verilmeyen bu sistemde öğretmenler bilgi yükleyen değil de bilgiyi nasıl öğrenileceğini ve nasıl kullanılacağını öğreten yol gösterici rolündedirler. Müfredatı uygulamada kitaplar ön planda olmayıp, öğretmenler öğrencilerin öğrenme stillerine göre farklılaştırma ve zenginleştirme yaparak daha verimli sonuçlar almaktadır. Elbette bu kadar özerk bir öğretmen yapısının sağlıklı sonuçlar vermesi, öğretmen seçme ve yetiştirme programlarının başarısının sonucudur.

Öğretmen Yetiştirme;

Finlandiya öğretmen yetiştirme programlarının en önemli özelliği öğretmenlik yapmaya istekli ve yetenekli öğrencileri programa kabul ederek, kaliteyi sürekli yüksek tutmayı başarmaktır (Yonca, 2018).

Finlandiya’da öğretmenliği en başarılı öğrencilerin tercih etmesi, toplum tarafından saygın mesleklerin başında görülmesi ile doğru orantılıdır.

Öğretmen yetiştirme programları araştırma temellidir. Öğretmen olmaya istekli öğrenciler üç aşamalı kabul sınavından geçmek zorundadır. Kabul testi kitap sınavı, mülakat ve örnek ders anlatmak veya grup tartışması yönetmekten oluşur. Öğrenci seçiminde, akademik bilginin yanında öğrencilerin öğretmenliğe ilgisi, mesleğe yatkınlığı ve iletişim becerileri de önemli yer tutmaktadır (Yonca, 2018).

“Bu aşamaların sonunda öğretmenlik için müracaat edenlerin yaklaşık %10 u ila % 15’i öğretmen yetiştirme programına kabul edilirler. Finlandiya da hizmet-öncesi eğitimde uygulama ve teori derslerinin bir bütün oluşturarak verilmesi adayların etkili öğretim teknikleri konusunda iyi bir şekilde kendilerini geliştirmelerine yardımcı olmaktadır (Jussila & Saari, 2000). Öğretmen adaylarına programın ilk üç yılında dörder hafta son yıl ise beş hafta olmak üzere uygulama okullarında staj yapma imkanı sağlanmaktadır. Öğretmen olmak için bir lisans programını bitirmek yeterli değildir. Bundan sonrası için sınıf ve branş öğretmeni adayları kendi alanlarıyla ilgili tezli yüksek lisans derecesine sahip olmak zorundadır ( Sahlberg, 2007; Simola, 2005). Finlandiya da öğretmen adayları yüksek lisans derecesiyle üniversitelerden mezun oldukları için araştırma tabanlı, sorgulayıcı bir bakış açısına sahip olmaktadırlar. Bu bakış açısı adaylara sınıf veya okullarındaki problemleri kolayca tespit etme, probleme yönelik farklı çözüm yolları geliştirme kabiliyeti kazandırır. Eğitim fakültelerinden diplomaları ile mezun olan öğretmen adayları ulusal bazda yapılan herhangi bir sınava girmemektedir. Çalışmak istediği bölgenin yerel yönetimi tarafından ihtiyaçlar doğrultusunda belirlenmiş okullarda çalışmak için kişisel olarak başvuru yapması yeterlidir. Okul yöneticisinin, öğretmen

ve veli temsilcisinin içinde bulunduğu bir komite tarafından sözlü mülakata alınan öğretmen başarılı olduğu takdirde görevine başlamaktadır.” (Yonca, 2018)

Finlandiya da öğretmen yetiştirme programı kadar öğretmen olduktan sonra da sürdürülen hizmet içi eğitimin katkısı büyüktür. Zorunlu olmamasına rağmen öğretmenler hizmet içi eğitimi bir fırsat olarak değerlendirmektedirler. Finansmanı ise okul yönetimleri tarafından sağlanmaktadır.

“Öğretmen mesleğinde aktif, özgür ve aynı zamanda sorumludur. Ulusal müfredatın ışığında her öğretmen kendi müfredatını geliştirmekte ve okutacağı kitabı seçmekte özgürdür (Malaty, 2006). Okullarda yaptıkları öğretim herhangi bir denetleme veya kontrole tabi değildir (Simola & Hakala, 2001). Yapılan çalışmalarda öğretmenlerin büyük çoğunluğu yaptığı işi sevdiğini ve bundan zevk aldığını ifade ederken (Santavirta et al., 2001; aktaran Simola, 2005), benzer şekilde bu okullara giden öğrencilerin aileleri de gerek okullarda verilen öğretimden gerekse de kendileri ile yapılan işbirliğinden memnuniyetini bildirmişlerdir (Raty et al., 1995; aktaran Simola, 2005).” (Eraslan, 2009).

Eğitimin Finansmanı;

Finlandiya’da eğitime devletin desteği %57, belediyelerin ise %43 dür. Belediyelerin aldıkları vergilere ve eğitim ihtiyaçlarının miktarına göre devlet desteği oranları değişebilmektedir. (Türkoğlu, 2015)

“Finlandiya milli bütçeden eğitime ayırdığı pay ve temel eğitim düzeyindeki her bir öğrenci için yaptığı harcama bakımından OECD ortalamasının üstündedir. Finlandiya’da milli bütçeden eğitime ayrılan pay %5,7 iken OECD ortalaması %5.1’dir. Finlandiya’da temel eğitim her bir öğrenci için harcanan rakam 13.865 dolar iken OECD ortalaması 10,235 dolardır (National Center on Education and Economy (NCEE), 2018)” (Demirkan, 2018)

Okul Mimarileri;

Finlandiya’da okul mimarisine özel önem verilmektedir. Geniş bahçeli tek katlı binalar tercih edilerek, okul bahçeleri oyun ve etkinlik alanlarına dönüştürülmüştür. İlköğretim birinci ve ikinci sınıfların teneffüse çıkmaları zorunlu tutularak, doğa ile iç içe dokunarak öğrenmeleri sağlanmak istenmiştir.

Okulların iç tasarımları ise rahatlık ve açıklık üzerine kurulmuş olup, öğrencilerin kendilerini ev ortamlarında gibi hissetmeleri amaçlanmaktadır (Türkoğlu, 2015). Üniforma zorunluluğu olmadığı gibi öğrenciler sınıf içerisinde çorapla hatta çıplak ayakla dolaşabilmektedirler.

“Öğrencilerin okula bağlılık duygusu geliştirebilmesi ve okulu benimseyebilmesi için okuldaki bazı işlerini kendilerinin yapması beklenmektedir. Kafeteryada yemek dağıtımı, bahçe, kütüphane temizlik ve düzenlemesi, okula geldiklerinde ıslanan kıyafetlerinin kurutucularda kurutulması, yemek tabaklarının temiz bırakılarak yıkamaya hazır hale getirilmesi, çöplerin toplanması, bitkilerin bakımı, atıkların geri dönüşümü gibi” (Özdemir, 2017)

SONUÇ VE ÖNERİLER

Ülkemizde öğretmenlerin alanları ile ilgili gelişmeleri takip ettiklerini düşünme oranları % 85,6 olmasına rağmen gerçekte alanlarındaki gelişmeleri takip oranları sadece % 32,3 tür. Diğer birçok alanda kendilerini oldukça başarılı görmelerine rağmen gerçekte bu algının yanlış olduğu ispatlanmıştır(Gözütok, Karacaoğlu, & Akgün, 2005).

Türkiye’de öğretmen kalitemizin oldukça düşük olması bir yana öğretmenlerin kendilerini oldukça başarılı görüp, başarısızlık sebeplerini öğrencilerde ve ailelerde arıyor olmaları başlı başına çözümün önündeki en büyük engellerden birisidir.

Finlandiya’nın PISA sonuçları incelendiğinde, en yüksek puan alan öğrenciler ile en düşük puan alan öğrenciler arasındaki farkın OECD ortalamasının oldukça altında olduğu görülür. Eğitimli ve istekli öğretmenlerin öğrencilerine daha fazla fayda sağlayacağı aşikârdır.

Türkiye’de öğretmenlerin gelirleri doktorların seviyesine çıkartılmadan parlak beyinlerin öğretmenlik mesleğini seçmeyeceği, daha iyi gelir getiren mesleklerin tercih edilmeye devam edeceği, günümüz toplumunun gerçeğidir.

Öğrenmeye ve öğretmeye istekli, psikolojik testlerden geçmiş, araştırmacı ve düşünen bireyler yetiştirmeye çalışacak öğretmen adayları seçilmeli. Yüksek lisans derecesine kadar uygulamalı eğitim ağırlıklı yetiştirilmeli. Bu elit öğretmenlerin atamaları hemen yapılmalı ve gelir seviyeleri ortalamanın üzerinde olmalı. Mevcut öğretmenler içerisinde yüksek lisans yapmak isteyenler desteklenmeli. Hizmet içi eğitimler sürekli ve gerçekçi olmalı. Yeterli seviyeye gelen mevcut öğretmenler de yüksek standartlara kavuşmalı. Yapamayanlar ise başka görevlere atanmalı. Bu önlemler alınırsa öğretmenlik mesleği hak ettiği saygıya tekrar kavuşacaktır.

Finlandiya eğitim sisteminde başarının temel etkeni olarak öğretmenler görülmektedir. Araştırmalar, öğretmen faktörünün öğrencilerin başarısında en önemli unsur olduğunu Finli eğitimcilere göstermiştir. Bu araştırmaların sonucunda Finlandiya, öğretmen eğitiminde köklü değişimler yapmış, kaliteli öğretmenler yetiştirmeyi amaçlamıştır (Özdemir, 2017)

“Finlandiya’da öğretmen eğitiminde yüksek lisans derecesini tamamlamış olmak bir zorunluluk olduğundan öğretmenler araştırma tabanlı, sorgulayıcı bir bakış açısına sahip olmaktadırlar. Türkiye’de yüksek lisans derecesine sahip adaylara atamalarda öncelik verilmesi daha etkili ve nitelikli öğretmen sayısının artmasına ve bunun sonucunda başarılı öğrencilerin yetişmesine katkıda bulunacaktır. Maliyeti ülke için ne olursa olsun mutlaka özendirilmeli ve desteklenmelidir” (Yonca, 2018).

“Okul dışı öğrenme ortamlarını öğrenciler açısından değerlendirdiğimizde okul ortamının daha çok öğretmen merkezli, okul dışı alanların ise öğrenci merkezli bir öğrenmeye olanak sağladığı görülmektedir. Okul dışı öğrenme ortamlarının yaşam boyu öğrenme becerileri üzerine etkisi ile ilgili bir başka araştırmada öğrencilerin okul dışı öğrenme ortamlarına katılımları ve bu ortamlardaki öğrenme becerilerinin mesleki hayatlarında da eğitim faaliyetlerine katılımcı olmalarını etkilediği belirlenmiştir (Nilsson&Rubenson 2014).” (Özdemir, 2017).

Türkiye’de öğrenciler okul ortamından hoşlanmadıklarını ve mutsuz olduklarını söylüyorlar. Finlandiya okullarının fiziki yapısı doğa ile iç içe olmaları ve okul içerisindeki rahat ortam öğrencilerin kendilerini evlerinde gibi hissetmelerini sağlamaktadır. Ülkemizde en azından yeni yapılacak okullarda planlamanın daha doğru yapılması gerekmektedir.

Öğrencilerin 16 yaşına kadar sınav baskısı hissetmeden öğrenim görmeleri yaratıcılığın gelişmesine çok önemli katkı sağlamaktadır. Ev ödevi verilmemesi, öğretmenlerin şiddet kullanmamaları ve öğrencinin kişisel yeteneklerine göre eğitim yöntemi tasarlayacak yetkinliğe sahip olmaları başarının altında yatan önemli sebeplerden bazılarıdır.

“ Türkiye’de eğitim sistemi paydaşlarından veli, okul-aile birliği aracılığıyla okul yönetiminde söz sahibi olma şansını yakalamaktadır. Ancak okul-aile birliğine öğrencilerin katılımı gözlemden öteye geçmemekte, velinin yönetim kurulundaki temsili bağışta bulunan hayırsever veliler arasından seçilen ise beş üyeyle sınırlı kalmaktadır (MEB Okul Aile Birliği Yönetmeliği). Bu bağlamda tüm paydaşlarla işbirliğinin sağlandığını söylemek mümkün değildir. Türkiye’de eğitim sistemine velilerin yanında sektör temsilcileri, yükseköğretim kurumu öğretim üyeleri vb. paydaşların etkin katılımını sağlayacak bilgi sistemi, seminer vb. çözümler sağlanabilir. Bu bağlamda Türkiye’de gerek öğrencinin gerekse eğitim kuruluşu çalışanlarının kendilerini ifade etmelerini sağlayacak fırsatlar yaratıldığı takdirde eğitim öğretim faaliyetlerinin tüm paydaşlarca sahiplenilmesi ve etkinliğini arttırılması için bir adım atılmış olacaktır” (Demirkan, 2018)

Finlandiya’nın eğitim sisteminden alacağımız çok ders var ama iki ülke arasındaki büyüklük farkı ve en önemlisi insanlarımızın kültürel farklılıkları birçok uygulamanın yapılmasını güçleştirmektedir. Özellikler eğitimin özerkleştirilebilmesi için, öğretmen ve okul müdürlerimizin kalitesini yükseltmemiz, bölgesel farkların en aza indirilmesi, ebeveynlerin eğitilmesi ve finansal desteklerin sağlanabilmesi gereklidir.

KAYNAKÇA

Aslan, G. (2013). Türk eğitim sisteminin genel yapısı. Türk Eğitim Sistemi ve Okul Yönetimi. . Ankara: Maya Akademi.

Bakioğlu, P. A. (2018). Karşılaştırmalı Eğitim Yönetimi. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.

Balcı, P. D. (2015). Karşılaştırmalı Eğitim Sistemleri. Ankara: Pegem Akademi.

Demirkan, S. (2018). Finlandiya Eğitim Sisteminden Türkiye'ye Mesajlar. Alınteri Sosyal Bilimler Dergisi , 171 - 195.

Eraslan, A. (2009). Finlandiya'nın PISA'daki Başarısının Nedenleri: Türkiye İçin Alınacak Dersler. Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi , 238-248.

Erginer, A. (2006). Avrupa Birliği Eğitim Sistemleri. Ankara: Pegem Akademi.

Gözütok, F., Karacaoğlu, C., & Akgün, Ö. (2005). Öğretmenlerin Mesleki yeterlilikleri Araştırması. Öğretmen Yetiştirmede kalite Sorunları Çalıştayı (s. 39-48). Ankara: Tekışık Eğitim Araştırma Geliştirme Vakfı.

Özdemir, A. (2017). Bütün Öğrencilerin Okulu Finlandiya Okulları. İnformal Ortamlarda Araştırma Dergisi , 59-61.

Özgürlük, B., Ozerkan, B., Arıcı, Ö., & Taş, E. (2015). PISA 2015 Ulusal Raporu. Ankara: M.E.B. Ölçme Değerlendirme Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü.

Türkoğlu, P. D. (2015). Karşılaştırmalı Eğitim, Dünya Ülkelerinden Örneklerle. Ankara: Anı Yayıncılık.

Yonca, Z. D. (2018). Finlandiya'nın PISA Başarısına Etki Eden Faktörler ve Türkiye Açısından Karşılaştırılması. Uluslararası Eğitim BilimleriDergisi , 136-146.